2014 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi ve Uludağ Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen 2. Ulusal Kent Konseyleri Sempozyumu’nu, farklı il ve ilçelerdeki kent konseyleri deneyimlerini çeşitli açılardan inceleyen 20’den fazla bildiri sunulmuş ve bildiriler bir kitapçık olarak yayımlanmış.
Sempozyumu organize eden Uludağ Üniversitesi’nin iki öğretim üyesinin, bildiriler kitapçığına giriş yazısı, Kent Konseyleri deneyimi konusunda hala geçerliliğini koruyan tespit ve değerlendirmeleri içeren ufuk açıcı bir yazı niteliğinde. Ara başlıklar Adalı'ya ait.
Bir demokrasi uygulaması olarak Kent Konseyleri
Kent Konseyi; yerel karar alma mekanizmalarına kent halkının katılımını sağlamak amacıyla oluşturulmuş demokratik platformlardır. Başka bir anlatımla kent konseyi; yerelde temsili demokrasiden kaynaklanan eksikliklerin giderilmesi amacıyla, kurulması yasayla zorunluluk haline getirilen bir demokrasi uygulamasıdır.
Tüm belediyelerin kurmasının yasayla zorunlu hale getirildiği kent konseyleri, 2005 yılından beri yerel yönetimlerin gündemini meşgul etmektedir.
Kent Konseyleri kurulan belediye sayısı toplamın %10-15’i kadar
Kent Konseyi Yönetmeliği, mahalli idareler genel seçim sonuçlarını izleyen 3 ay içinde belediye başkanının çağrısıyla kent konseyinin toplanması gerektiğini belirtmektedir. Ancak ne 2009 ne de 2014 mahalli idareler genel seçimleri sonrasında belediyelerin çoğunluğu kent konseylerini oluşturmamıştır. Net bilgiler olmamasına karşın ülkemizde kent konseyi sayısının 150-200 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Belediye sayısı ile kıyaslandığında bu %10-15’e karşılık gelmektedir. Daha da ilginç olan ise, 2009 yılında kurulmuş birçok kent konseyinin 2014 seçimleri sonrasında kapanmış olmasıdır. Bu durum, mevzuatın yeterli olmadığı gerçeğini ortaya çıkarırken, belediye başkanlarının da pek masum olmadığını göstermektedir.
1. ve 2. Kent Konseyleri Sempozyumları
Kent konseyi, kentlerde yeni bir katılım kültürü̈ inşa etme sürecidir. Yol uzun, meşakkatli ve büyük çaba gerektirmektedir. Anlık başarı ve gösteriye odaklı yerel yönetim anlayışına sahip belediye başkanlarının bu süreci yürütmeleri neredeyse imkansızdır, Türkiye gerçeği bunu teyit etmektedir.
2011 yılında gerçekleştirilen Kent Konseyleri Sempozyumu, bilim insanlarının dikkatlerini kent konseylerine çekmiş ve bu alanda daha fazla çalışma yapılmaya başlanmıştır. Yeni bir mahalli idareler genel seçimleri sonrasında, kent konseylerinde durum ve hasar tespitinin yapılması, kent konseyleri konusunda yapılan bilimsel çalışmaların ufkundan faydalanılması amacıyla II. Ulusal Kent Konseyleri Sempozyumu düzenlenmiştir.
Bilim insanları ile birlikte kent konseyi uygulayıcılarının da bildirileriyle katıldığı sempozyum, katılımcılarının çeşitliliği kadar içeriğinin zenginliğiyle de önemli bir etkinlik olmuştur.
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü başta olmak üzere, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü̈ (TODAİE), Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler, Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilat (UCLG-MEWA), Türk Dünyası Belediyeler Birliği, Marmara Belediyeler Birliği, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) gibi Türkiye’de katılımcı yerel yönetim konusunda çalışmalar yapan birçok kurum, sempozyuma destek vererek ulusal çapta duyurulmasını sağlamıştır.
Çok ortaklı çalışma kültürünün yaygınlaşması adına, böyle bir birlikteliğin önemi de dikkate değerdir.
1. Ulusal Kent Konseyleri Sempozyumu, kent konseyleri konusunda bazı tespitlerin yapılmasına imkan sağlamıştır. Bu tespitlerden ilki; katılımın bir aracı olarak kent konseylerinin, kentle ilgili çalışma yapan birçok farklı bilim dalının çalışma alanına girmiş olmasıdır. Örneğin bir bildiride kent konseyleri; mimarlık ve tasarım-şehir ve bölge planlama bölümü̈ akademisyenleri tarafından “kentsel tasarım kararlarına vatandaş katılımı” bağlamında incelenmiştir. Kent konseyleri ile oluşturulmak istenen katılım zihniyetinin kentlerde yerleşik hale gelmesi açısından farklı bilim dallarından akademisyenlerin konuya duyarlılığı büyük önem taşımaktadır.
Alan araştırmaları sevindirici
Başka bir açıdan sempozyum göstermiştir ki; kent konseyleri ile ilgili akademisyenlerin yapmış olduğu çalışmalarda alan araştırmaları giderek ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bu durum kent konseyleri adına sevindirici olduğu kadar önemlidir de.
Yapılan etkinliklerin sayısı kent konseyinin iyi çalıştığının göstergesi mi?
Sempozyum, kent konseyleri ile ilgili, oluşturulma gerekçesinden/amacından çok farklı çalışmalar yapan yeni bir kent konseyi kategorisinin de ortaya çıktığını göstermiştir. Bilindiği üzere; 5393 sayılı belediye kanununun 76. maddesinin gerekçesinde; kent konseyleri ile ilgili olarak;
“... katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirebilmek amacıyla sivil bir danışma forum ve danışma mekanizması oluşturulmasının yararlı olacağı düşünülmüştür” denilmektedir. Oysa büyük bir çoğunluğu oluşturan bu yeni kategorideki kent konseyleri, yalnızca, seminer, konferans, sergi, konser, gezi vb. kültür-sanat etkinlikleri yapmakta, yapılan etkinliklerin sayısal çokluğu, kent konseyinin iyi çalışması şeklinde ifade edilmektedir. Burada ilgili kent konseyi sürekli etkinlik yapmakta ancak, kent konseylerine yasayla verilen görevler görmezden gelinmekte ya da ikincil plana itilmektedir. Bu durumun kent konseylerinde kalıcı hale gelmesi, yönetime vatandaş katılımının anlamını, etkinliklere katılmaya indirgemiş olma tehlikesini içerisinde barındırmaktadır.
Kent konseylerine bakış partiden partiye değişiyor
Sempozyum, kent konseyleri ile ilgili çok önemli bir gerçeğin de ortaya çıkarılmasını sağlamıştır: Kent konseylerine bakış, siyasi partiler bağlamında farklılık göstermemektedir. Başka bir anlatımla, kent konseylerinin işlevsel hale gelmesi, belediye seçimlerini kazanmış olan siyasi partiye göre değişim göstermemektedir. Bu nedenledir ki, Türkiye’de kent konseylerinin hayatiyet bulması partiler üstü̈ bir zihniyet meselesidir. Demokrasi içselleştirilmedikten, kentle ilgili kararlarda kent halkının düşüncesinin alınması gerektiğine inanılmadıktan sonra, belediyeleri hangi siyasi partiden adaylar kazanırsa kazansın sonuç değişmemektedir.
Katılım mayası Anadolu’nun birçok kentinde tuttu
Sempozyumun umut verici yanı ise; Anadolu’nun farklı kentlerinde, yeni olmasına rağmen kentin temel dinamiklerinden biri haline gelmiş, kentteki rolünün ve görevlerinin farkında kent konseylerinin oluşturulmuş olduğunun görülmesidir. Katılım mayası Anadolu’da birçok kentte tutmuş gibidir.
En büyük temennimiz bu kitabın, kent konseyleri ile oluşturulmak istenen demokratik düşüncenin kentlerde yerleşik hale gelmesine katkı sağlamasıdır.
Dr. Enes Battal KESKİN
Doç. Dr. Elif KARAKURT TOSUN
Bursa, Temmuz 2015