Adalar kültürünü bir bütün olarak ele alıyorum. Yaşadığımız coğrafyanın yeryüzü cenneti adalarımız her geçen gün kaos ortamına dönüşen büyükşehirlerden kaçanların sığınağı başka türlü bir yaşamın anahtarı.
Ada ile ilgili koleksiyon ve araştırma yazılarımın arasına bir deniz feneri hikayesi ekleme isteğim hep vardı. Türk Deniz Ticareti kaynaklarını taradığımda Orhan Kızıldemir ismine ulaşmıştım.
Marmara Adası’nın bu sessiz ve sevimli canlılarını yeniden özgürce ada kıyılarında yüzerken gözlemleyebilmeyi diliyor, makalemi yazım aşamasındayken 21.05.2018 günü sonsuzluğa uğurladığımız namı diğer Lodos İbrahim (Pala)’e ithaf ediyorum.
Sonbahar yapraklarını dökmeye başladığında Marmara Adası’ndan el ayak çekilmişti. Issızlaşan sokaklarda muşamba ve lastik çizme sesleri işitilmekteydi.
Düşümde kurduğum bir ada vardı. Tutkunu olduğum ‘Marmara Adası’ için ara sıra aşka gelip kalbimden dilime akan hislerimi satırlara döküyordum. Bu yazmaların bana iyi geldiği kadar dostlarımın da hoşuna gittiğini fark etmiştim.