Adil İzci, bir süre oturduğu Heybeliada’dan kotardığı öykücükleri, “Karamel’in Rüyaları” adı altında okurlarıyla buluşturuyor. Yazar, Heybeliada’yla ilgili incelikli izlenimlerini, sevinçlerini, mutluluklarını, eleştirilerini çok sevgili finosu Karamel’in ağzından ve rüyaları üzerinden okurlarına ulaştırıyor.
İlgili, bilgili ve duyarlı bir finocuk olan Karamel’in tanık olduğu, el attığı, üzerinde durduğu her konu, okurları da yakından ilgilendiren konulardır. Karamel karşılaştığı bir sorunu, çözüme kavuşturana dek de gündeminde tutuyor.
Heybeliada’da yaşanır da atlara, köpeklere, kargalara, balıklara, çocuklara, ağaçlara... yabancı kalınır mı; onların dünyalarına, sorunlarına uzak durulur mu hiç?
- Faytonlara koşularak gün boyu kahır çeken, yorgun düşen güzel gözlü atların imdadına Karamel yetişiverir. Karamel, rüyasında hayvancıkları ahırlarından çekip alır, özgürlüklerine salar.
- Aşağıdaki öykücüklerin sonucunu, sorunların nasıl çözüme kavuşturulduğunu da kitabı okuma gündemine alan sevgili okurlara bırakalım...
- Soğuk havalarda üşümemek, hayata tutunmak için yer yurt arayan sokak köpeklerine;
- Sokakta, arkadaşlarının “Sümüklü, sümüklü!” haykırışlarıyla yıkılan, ezginlikler yaşayan kızcağızın umarsız çırpınışlarına;
- Baharın müjdecisi güzelim mimozaların yağmalanmasına;
- Yunusların acımasız saldırılarıyla denizde can derdine düşen, yalvar yakar olan balıkların çığlıklarına kulak veren, Ada güzelliklerinin korunup kollanması için durmadan koşturan sevgili Karamel’i unutmak olası mı!
Kitaptaki her öykücük, yaşanılası bir dünyaya duyulan özlemin de habercisi olup çıkıyor. Alınız, aşağıda bir öykücük daha... Şu çok bildiğimizi sandığımız kargalar üzerine...
Kargaların ceviz düşkünü olduklarını, güz bahçelerinden apardıkları cevizleri yukarıdan aşağı bırakarak kırdıklarını, cevizleri evire çevire yediklerini bilirdim de bu muzip kuşların ceviz üreticileri olduklarını bilmezdim. Bu bilgiyi de ilk kez Karamel’in hamisi Baba’dan öğreniyoruz: “Karamelciğim, bu kargaları o kadar da obur sanma; cevizleri hem yerler, hem de daha sonra, yani yiyecek bulamadıkları günlerde yemek üzere bir yerlere gömerler. Sonra oraları teker teker nasıl anımsasınlar? O, yerini unuttukları cevizler filizlenir, büyür, büyür, sonunda birer ceviz ağacı olur.”
Karamel’in, Heybeliada’dan anlatmaya değer gördüğü öykücükler, burada değindiklerimiz kadar değil kuşkusuz. En iyisi, “Karamel’in Rüyaları”nı bir de okur olarak görmek, dünyaya bir de rüya sonrası gözlerle bakmak...
Diyelim beğendiniz, o zaman Karamel’in Günlüğü’nü de önerebiliriz.