Tarihi Miras ve Koruma konulu Adalar Dergisi makaleleri - Adalı Dergisi
Adalar Müzesi ve Adalar Kent Konseyi’nin birlikte organize ettiği “Akillas Millas ile yürüyüş turu, söyleşi ve imza günü” etkinliği 21 Ekim 2017 tarihinde adalıların yoğun ilgisi ve katılımıyla gerçekleştirildi.
...Son yirmi yıldır iki müzeyi elimden geldiği kadar yakından izleme olanağı buldum. Birincisi 500.Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi; diğeri ise Adalar Kent Müzesi. Her ikisinin de sınırsız bir para kaynağından beslenmediklerini biliyorum...
Büyükada’da Büyükada İskelesi içerisinde yer alan Adalar Kültür Mirası sayılabilecek Iksida Kitapevinin de içinde bulunduğu on bir dükkân tahliye edilmek isteniyor!
Sizleri bilemem, fakat ben büyüklerimin yaşadıkları yörelerini ziyaret etmekten hoşlandığımdan, bilhassa emekli olduğumdan beri, babamın ecdadının beş yüz küsur yıl yaşamış oldukları Ankara’nın Hoca Hindi, Hacendi, Yeğenbey, İstiklal, Sakalar gibi değişik isimlerle anılan eski Yahudi Mahallesinde dolaşmaktan hoşlanırım.
Kongreler ve toplantılar, turizmin çok önemli bir unsuru. İstanbul toplantı turizminde dünyanın ilk 10 kenti arasında iken, son iki yıl içindeki gelişmeler sonrasında ilk 50 içinde bile yer almıyor artık. Adalar’da durum biraz daha farklıydı. Uluslararası toplantılar için büyük mekanlar gerekirken, Adalar daha çok iç pazarda küçük buluşmalar, butik toplantılar için aranan yer olmuştu. Heybeli’de Halki Palas, Büyükada’da da Splendid oteli, tarihi yapıları ve salonlarıyla toplantı ve incentive turizminin çekim merkezleri idiler. Bu iki otelin açtığı yola, Anadolu Kulübü ve yeni oteller de girmiş, toplantılar için uygun mekanlar geliştirmeye bu alana yatırım yapmaya başlamışlardı.
Akillas Millas ile Adalar Müzesi ve Adalar Kent Konseyi işbiliriği ile buluşuluyor...
Prens Adaları genel olarak insanlara huzuru hissettirir. İnsanların huzuru hissetmesindeki önemli etkenler ise yoğun bir insan kalabalığının olmaması, motorlu taşıtların olmaması, doğal güzellikleri ve havasının temiz olması gibi etkenlerdir.
Adalarda imar planı tartışmaları sürerken belki değinmekte yarar var; biraz da 20. yüzyılın kültür mirasından söz edelim. Bugün koruma konularını tartışanların çoğu hayatlarının bir bölümünü 20. yy’de geçirdiler.
Mevlana’nın ‘Karanlık arttıysa sen de ışığını arttır.’ sözü kulaklarımdan gönlüme doğru aktığı andan itibaren hayatımın da duygularımın da kontrolünü sağladı dersem doğru olur.