Sevgili Cevad Özdil, Adalar Kent Konseyi’nin 27 Ağustos tarihinde yapılacak genel kurulla ilgili bir yazı yazmış, içinde Adalar Vakfı’nın da bulunduğu 14 kuruluşun Mayıs 2019’da yayınladıkları bildirgeye atıfta bulunmuş ve imzacı kuruluşlara, yapılacak genel kurulla ve gündemiyle ilgili bir açıklamanız olmayacak mı diye sormuştu, biraz sitemle. Yanıt istediği konu, bu koşullarda Adalar Kent Konseyi Genel Kurulu’na katılacak mısınız, 1 yılı doldurmuş ama söz verdiği halde birçok edimi yerine getirmemiş olan bu yönetimi istifaya davet etmeyecek misiniz idi.
Uzatmayayım. Verdiğim kısa yanıtın tamamı aşağıdaki kutuda okunabilir.
Cevad’ın söylediği gibi, istifa geleneği bizde kolay çalışmıyor. İlle de istifa edin demenin de hem yararı, hem karşılığı bulunmuyor.
Sonunda Adalar gibi herkesin birbirini tanıdığı bir ortamda karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalışan insanlar ve kurumlarız. Ülke halleri nedeniyle zaten insanlar da kurumlar da bölünmüş. Herkes köşesinden birbirine dokunmadan, birbirinin yüzünü görmeden, tanımadan ve anlamadan laf yetiştirmeye çalışıyor. Hem de en kötüsünden.
Hiç değilse Adalar’da farklı davranılamaz mı?
Burada gönülden bir şeylere katkı vermek isteyen insanlar da, yerelde siyaset yapanlar da aslında birçok ortak değeri paylaşan, paylaşabilecek olan insanlar. Yani işbirliğine imkan sağlayan ortak kesişim alanına giren talepler-istekler kümesi çok geniş. Bunu her partiden, her kesimden, her cemaatten insan için söyleyebilirim.
Dolayısıyla, Adalar Kent Konseyi gibi, kamu-yerel yönetim-sivil toplumu buluşturan ve Adalar’da katılımın arayüzünü oluşturması beklenen bir yapıyı, genel kurullarında yaşanan ihlaller nedeniyle külliyen ve ebediyen “tanımazuk” demenin bir anlamı ve yararı yok. İhlal varsa dava açılır, sonuçlanması beklenir. 2014 genel kurulu sonrasında açılan bir davayı örnek göstererek, bunu söylemeye çalıştım.
Üstelik 2019 genel kurullar sürecinde çok daha fazla ihlal yaşanmasına rağmen, sivil toplumun uzun mücadeleleri sonucunda yasal güvenceye kavuşturularak kurulmuş olan ve bir kazanım olarak görülmesi gereken Kent Konseyi’nin yok sayılması, yönetiminin tanınmaması ve bu tutumun bir uzantısı olarak genel kurullara katılmama kararının doğru olmadığını söyledim.
Konu bir derneğin genel kurulu olsa ve yönetimle ilgili ciddi kaygılarınız da varsa istifa edebilirsiniz.
Ama konu edilen Adalar Kent Konseyi. Adalar’daki tüm kamu-yerel ve sivil toplum kuruluşlarının buluştukları ortak ağ. Zaten siyasi nedenlerle kamu-devlet temsilcileri bu ağdan uzak duruyor. Çünkü yönetiminde rakip görülen partinin güya yandaşları var. Bizler de mi boşaltmalıyız meydanı. Zaten 1 yıl uzak durduk. Tartışmalı genel kurullar sürecinde verilen hasarın boyutu görülsün, takke öne düşsün diye bekledik. Öyle de oldu. Zaten 1 yıl sonra seçimli genel kurul olacak. Ve o seçimde belki geçmişten ders çıkararak, farklı bir yönetim ve yönetim anlayışını inşa etmek imkanı bulunacak. Söylemek istediğim, eğer hatalardan birlikte ders alabilmeyi başarabilirsek, seçimli genel kurula kadar geçecek bir yılı da kaybetmeyelim, belki iş içinde, geçmişine, namusuna inandığımız insanlarla birbirimizi daha kolay anlar, birlikte çalışır, üretiriz diye bir iyimserlik içinde olmaktan ibaret. İfade etmeye çalıştığım buydu.
Bütün bunları oturduğu yerden sağa sola ayar vermeye çalışan bir köşe kadısına yanıt olsun diye yazmıyorum. (Bkz. Arif çağlar, Adalar Postası) Çünkü onun böyle bir derdi olmadığını biliyorum. Ama geçmiş dönemde konseyin çalışma gruplarında oldukça aktifken, son derece verici, üretken başarılı çalışmalar yapmışken, işte bu olaylar sonrasında yaşadığı küskünlükle elini ayağını çeken çok sayıda insan var. Asıl derdimizin onlar olması gerek. Bu çatışmacı havadan kurtulup, yeniden bir araya gelme imkanı varsa bunu sonuna kadar zorlamaktan kim zararlı çıkabilir?
Sözü son olarak, bugünlerde siyasette işbirlikleri, ortaklıklar üzerine dizi yazılar yazan Ümit Kıvanç’a bırakmak istiyorum. Siyaseten ve hukuken (!!!) elini temiz tutmaya pek meraklı olanlar için...
“Siyaset işin ‘nasıl’ında. Bu da, gerçek hayat içerisinde faal olmayı gerektiriyor. Dolayısıyla, şu iş için şununla, bu iş için bununla yan yana gelebilmeyi, birini karşına alırken ötekiyle işbirliği yapmayı, bütün bu değişkenlik içerisinde, ilkelerini, kimliğini oluşturan ideallerini kaybetmemeyi, neyi niye yaptığını açıklayabilmeyi vs. gerektiriyor. Siyasî kimliği yıpratmayayım derken eylemsizliğe sürükleniyorsan yanlış içindesindir. En doğru laflar bile hayat içinde herhangi bir değişiklik yaratmaksızın, aslında pek de işitilmeksizin bir köşeden tekrarlanıyorsa doğruluklarının anlamı kalmıyor, eğer siyasetten sözediyorsak.”
Sevgili Cevad, sevgili arkadaşlar
Cevad'ın hatırlatmaları kuşkusuz önemli.
Hatırlattığın metnin imzaya açılmasına en çok katkı vermiş kuruluşlardan birinin yönetim kurulu üyesi olarak yazıyorum bunları.
Söylediklerine katılıyorum. Gerçekten de, genel kurul sonrasında bu metinde yer alan ve bir önceki dönem ağırlıklı olmak üzere konseyin geçmiş deneyimlerinden süzülüp gelen değerlendirmelerin yeni yönetim tarafından dikkate alındığı söylenemez. Eski dönemden gelen ve büyük bölümü aktif çalışan çalışma grupları daha genel kurul sürecinde yok sayılmış, yeni yönetim de bu çalışma gruplarına emek veren gönüllüleri dönüp de aramamıştı. Bu insanların büyük bölümü halen küskün. Ve çok da önemli bir kayıp olduğu hep vurgulandı.
Söylediklerinin içinde ne yazık ki, bu süreç hiç yer almıyor.
Tartışmalı genel kurul süreci hiç yok. Sanki hiç olmamış gibi. Sanki bu sürecin tortusu yeni dönemi hiç etkilememiş gibi.
Ne yeni yönetim bu süreçle ilgili tatmin edici, doyurucu ve en önemlisi herkesin gönlünü alıcı bir tutum sergiledi, ne de bu genel kurullar sürecinde aktif rol almış, aralarında senin de bulunduğun insanlar yada kurumlar bir özeleştiri yaptılar.
Türkiye'de gündem hızlı değişiyor. Adalarımızda da. Belki yaşananlar unutulmuş olabilir. İnsanlar çok kolaylıkla unutmayı tercih edebiliyor. Günü didiklemekten, geçmişe dönüp bakmak istemiyor. Halbuki, bugünün bir çok probleminin müsebbibi de, ilacı da, çaresi de geçmişte. Geçmişle ilgili değerlendirmeleri serinkanlı yapabilsek, belki geleceğe daha güvenle bakabileceğiz.
Bu nedenle, 1 yıl önce, yani sözünü ettiğimiz bu geçmişte neler olup bittiğine ilişkin özet niteliğindeki yazıyı (ağustos 2019, Adalı dergisi) hatırlatma olsun diye aşağıya bırakıyorum.
Dönüp okumakta zorlanacaklar için de, bu yazının sonuç kısmını aşağıya alıyorum.
"Gerek Genel Kurula hazırlık sürecinde gerekse başta ilk toplantı olmak üzere 28 Haziran-14 Temmuz arasında yaşananlar çok sayıda insan için derin bir hayal kırıklığıydı. Yönetimde söz sahibi olmak için her yolun mubah sayıldığı bir ruh hali, geleceğe çok kötü bir miras bırakılmasına yol açmıştı. Erdem Gül ismi başta olmak üzere aday isimler üzerinden cepheleşmeler yaratılmış, herkes buna göre kategorize edilebilmişti. Böyle bir cepheleşmenin, en başta Erdem Gül’e haksızlık olacağı düşünülmemekteydi.
Sonuçta, 2014-2019 döneminde bir anlamda yoktan var edilen bir Kent Konseyi için çaba, emek, zaman ve para harcayan çok sayıda kuruluşun, onlarca gönüllüsü küstürülmüş oldu. Nasılsa yenileri bulunur kolaycılığında olanlarınsa takkelerinin önlerine düşmesi için fazla zaman geçmesi gerekmeyecek.
Ama asıl kötü miras, gelecek genel kurullara damgasını vuracak.
Çok sayıda tartışmalı konuyla ve delik deşik edilmiş bir yönetmelikle."
Sevgili Cevad, sevgili arkadaşlar..
Kent Konseyi Genel Kuruluna gidilirken, 14 kuruluşun imzasıyla hazırlanan bildirgenin imzacılarına soruyorsun ya, "Konsey üyesi olan siz, bildiri imzacısı stk'lar ve üyeleriniz, yeni dönem kent konseyinin bu bildirideki ilkelere uygun çalışıp çalışmadığını değerlendirdiniz mi?" diye.
Bu sorduğun kurumların yönetiminde yada üyesi olup Kent Konseyi genel kurulu delegesi olan benim bildiğim en az 8'i, ilk genel kurulun haksız-usulsüz şekilde iptal edilmesini protesto edip ardından toplanan iki genel kurula da katılmamıştı. Yani daha o günlerde, yani genel kurullarda, imza attıkları metnin alenen ihlal edildiğini görmüşler ve tepkilerini de genel kurullara katılmayarak göstermişlerdi. O günden bugüne de, yukarıda yazdığım gibi değişen bir şey olmadı.
Sonrası, adada çok alışık olduğumuz yıpratma, hırpalama halleri. 2014 genel kuruluna katılan bir üyenin temsil ettiği kuruluş ile ilişkilerinin tartışmalı olması nedeniyle açılan dava tam 8 yıl sürmüş ve bu davayı açanlarca sorun kan davasına dönüştürülmüştü. Son genel kurulda bunun 10 katı ihlal yaşandı.
Ama ben tüm bunlara rağmen, bir kan davasının çözüm olmayacağını düşünüyorum.
O yüzden de, genel kurul sonrasında yukarıda linkte yer alan yazının sonunda kutu içinde yer verilen "yeni yönetimden beklenenler" başlıklı yazıda da görüleceği gibi, "tanımazuk" düşüncesinde hiç olmadık. O yazıda halen güncel olan çok sayıda beklenti-talep sıralanıyor yeni yönetimden.Halen güncel, çünkü biliyorum ki, yeni konsey yönetiminde uyum içinde çalışabilecek, denilenleri sorunları anlayacak, içselleştirecek insanlar var.
Özeleştiriyi çok sevmiyoruz. kendi hatalarımızla yüzleşmekten oldum olası hoşlanmıyoruz. Bunu bilerek, insanların yapıp ettikleriyle de özeleştiri yapabileceklerini, bu şansın verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Zaman hızla geçiyor. Zamanla birlikte kayıplarımız da artıyor. Birbirimizi hırpalamaktansa, birlikte çalışmanın yollarını aramayı daha doğru buluyorum. Birlikte ortak ve güzel şeyler yapılırsa eğer, insanlar geçmişle daha kolay yüzleşiyor ve bunu size de rahatlıkla ifade edebiliyor.
Bilmem anlaşılıyor mu söylediklerim..
Sevgiler
halim
(Tüm bu yazdıklarımdan çıkan sonucun, yapılacak genel kurulda hiç bir şey konuşulmasın, yapılan hatalar, eksiklikler dile gelmesin, hele hele genel kurullarda delik deşik edilmiş yönetmeliğin (yönerge mi deniyor bugünlerde?) sağlıklı bir hal alması için çalışılmasın demek olmadığını bilmem hatırlatmama gerek var mı? Bunun bir de seçimli genel kurulu var daha..)
Cevad Özdil’in imzacı 14 STK ve girişimin temsilcilerine e-posta ile gönderdiği yazı.
Merhaba.
27.08.2020 tarihinde yapılacağı duyurulan Adalar Kent Konseyi genel kurulu yaklaşırken adalı sorumluluğum gereği sizlere bir hatırlatma yapmak zorundayım.
2019 Yerel seçimlerinden sonra, yeni dönem kent konseyinin genel kurulundan önce 15 stk, 15.05.2019 tarihli ekteki "Adalar Kent Konseyi - Yeni Dönem Çalışmaları İçin Yaklaşım bildirisi"ni(*) yayımladı.
İmzacı bu 15 stk şunlardı:
Adakademi Vakfı, Adalar Vakfı, Ada Gönüllüleri Derneği, ADYSK (Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği), Adalar Sanat ve Kültür Evi Derneği, Burgaz Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Cesaret Derneği, Heybeliada Halk Kütüphanesi Koruma Derneği, Kamino Yelken Kulübü Derneği, Bir+Bir Derneği, Arka Güverte, Dünya Mirası Adalar Girişimi, Marta Koyu Dayanışması, Adalar Demokrasi Meclisi
Kent Konseyinin bugünkü başkanı İskender Özturanlı, bana ve benim bulunduğum ortamlarda başkalarına da, seçilirse bu ilkeleri aynen hayata geçireceğini, buna göre bir yürütme kurulu oluşturduğunu söyleyerek aday oldu, başka aday olmadığı için de seçildi.
Konsey üyesi olan siz, bildiri imzacısı stk'lar ve üyeleriniz, yeni dönem kent konseyinin bu bildirideki ilkelere uygun çalışıp çalışmadığını değerlendirdiniz mi?
Belki de haddim olmayarak bu soruyu sizlere yöneltmemin sebebi, Adalar'ın yararına uğraşıp uğraşıp bir arpa boyu yol gidemediğimiz halde, her şeyin "eski tas eski hamam" devam edeceğini tahmin etmemdir.
Bu konudaki görüşlerimi bilahare aktaracağım.
Esen kalın.
H. Cevad Özdil
21.08.2020
(*) Ek:
15.05.2019 tarihli "Adalar Kent Konseyi - Yeni Dönem Çalışmaları İçin Yaklaşım" bildirisi
31 Mart seçimleri ile oluşan yeni belediye yönetimiyle birlikte, Adalar’da, yeni Kent Konseyi yönetimi ve organları da önümüzdeki birkaç ay içinde şekillenmiş olacak.
Üç dönem önce kuruluşu tamamlanan (2007) Adalar Kent Konseyi, 2009 ve 2014 seçimlerinin ardından yapılan son seçimle birlikte (31 Mart 2019), dördüncü dönemine girecek. Aslında buna üçüncü dönem demek daha doğru. Çünkü 2007’de kuruluşun tamamlanmasından sonra oluşan konsey yönetimi, 2009 seçimlerinden sonra da, bu defa yeni belediye yönetimine muhalif bir odak olarak varlığını, kişiler, politikalar ve yönetim tarzı değişmeksizin sürdürmüş ama kuruluş döneminde olduğu gibi 2009 sonrasında da fazla bir varlık gösterememişti.
Bu nedenle Adalar’da, 2014 seçimlerini, oluşan yeni Kent Konseyi yürütme kurulu, çalışma meclis ve gruplarıyla birlikte bundan sonraki dönem için de bir milat olarak kabul edebiliriz. Son 5 yıllık dönemde Kent Konseyi, çalışma mekanı, çalışma gruplarının çeşitli alanlarda yürüttükleri faaliyetler, Adalar için hayati önemde olan planlama çalışmalarına katılım vb. konularda oldukça etkili ve başarılı bir çalışma yürüttüğü söylenebilir. Kuruluşundan itibaren katkısı olanlara ama özellikle son dönem çalışmalarında emeği olan herkese teşekkür etmek gerekir.
Bu üç dönemden çıkarılacak olumlu, olumsuz çok ders olduğunu düşünüyoruz.
Adalar’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları olarak, yeni dönem çalışmaları için esas alınabilecek olan ve aşağıda sıraladığımız “Adalar Kent Konseyi - Yeni Dönem Çalışmaları İçin Yaklaşım”a dair önerilerimiz, bizlerin son üç dönemden çıkardığı dersler sonucunda derlenmiştir.
-‐ Adalar Kent Konseyi, Adalar Belediye Yönetimi’nin söz vermiş olduğu katılım ve yerinden yönetim ilkelerini, sivil toplum ve yönetimin diğer paydaşları ile birlikte yaşama geçireceği başlıca yasal danışma ve arayüz organıdır. Belediye yönetiminin tüm birimleriyle Kent Konseyi’ne, Kent Konseyi’nin de bir bütün olarak belediye kurumsal yapısına bakışı bu temelde şekillenmeli ve kabul edilmelidir.
-‐ Adalar Belediyesi’nin, yürütmeye ilişkin alacağı stratejik kararların ve uygulamaların tüm paydaşlarla birlikte müzakere edilerek geliştirilmesi ve uygulamaların izlenmesi konusunda katılımı sağlayacak arayüz organı olarak Konsey, Adaların kılcal damarlarına kadar yayılan bir katılımı gerçekleştirebilmek için yapısını güçlendirmeli ve geliştirmelidir. Bu bahisten olarak Mahalle Meclisleri, 5 adayı da kapsayacak şekilde hızla konsey yapısına katılmalı ve etkin çalıştırılmalıdır.
-‐ Kuruluşundan bugüne Adalar’da Kent Konseyleri, belediyeye bağlı bir kurum olarak görülmüş, belediye yönetiminde hangi parti varsa ona tabi sayılmış, bu nedenle katılım düşmüştür. Buna kamu kesimi katılımı da dahildir. Bu sorun sadece Adalar’a has olmamakla birlikte, birbirine karşıt gibi görünen iki taraflı beslemeyle mevzi kazanarak dönem ve insanlardan bağımsız bir önkabul haline gelmiştir. Bu önyargıyı kırmak ve sadece Kent Konseyi seçimlerine ve genel kurullarına değil, tüm konsey birimlerine ve çalışmalarına en yaygın katılımın sağlanması için başta Adalar Kaymakamı ve Belediye Başkanı ile siyasi partiler olmak üzere herkese görev düşmektedir.
-‐ Kent Konseyi çalışma gruplarının ana amacı Adaların her yönden gelişimi ve mirasının korunması amacıyla yerel-ulusal-uluslararası paydaşlar arası buluşturuculuğu sağlayarak katılımla şekillenmiş eylem başlıkları, karar ve önerilerin ilçe belediyesi ile paylaşılması ve uygulamaların takip edilmesi şeklinde görülmelidir.
-‐ Konsey organları tarafından hazırlanıp Belediye Meclisi’ne tavsiye olarak iletilecek kararların, yasa ve prosedür gereği Kent Konseyi Genel Kurulu tarafından ele alınıp tartışılması gerekmektedir. Konseylerin ana karar organları olan Genel Kurul çalışmalarının etkin hale getirilmesi bu açıdan önem taşımaktadır. Konsey genel kurulları 2 ayı aşmamak üzere, tercihen her ay toplanmalı, çalışmalar hakkında bilgi paylaşılmalı, tavsiye niteliği olan kararlar, geniş bir katılımla Belediye Meclisi’ne taşınmalı ve izlenmelidir.
-‐ Adalar Kent Konseyi, Adalar’da belediye ve kamu kesimi ile birlikte esas olarak sivil toplum kapasitesini geliştirmeyi başlıca görev alanı olarak saymalıdır. Bunun gereği olarak: O Kent Konseyi, Adalar’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının, inisiyatiflerinin etkinlikleri ve çalışmaları ile rekabete girmemeli, tersine sivil toplum çalışmalarına kapasite kazandırıcı desteklerde bulunmalı, alan açmalı, işbirlikleri sağlamalıdır.
-- Konseyin, yapacağı etkinliklerle görünürlük kazanmak gibi bir problemi bulunmamalıdır. Görünürlüğün, sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere tüm paydaşlarla yapılacak kapasite kazandırıcı işbirlikleriyle kendiliğinden ortaya çıkacağı unutulmamalıdır.
-- Konsey organları proje üretme ve gerçekleştirme alanı olarak görülmemelidir. Projelerin sürdürülebilirliği açısından da sivil toplum kuruluşları üzerinden yönetilir olması önem taşımaktadır. Çok ortaklı, çok yönlü ve spesifik kimi alanlarda ihtiyaç duyulduğunda, sonradan devredilmek üzere, kent konseyi çalışma grupları tarafından yürütülebilecek projeler kapasite geliştirici çalışmalar olarak kabul edilmelidir.
-‐ Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyelerinin belirlenmesinde, tek tek adalar, dini-‐etnik cemaatler, kurumlar (kamu, yerel, sivil toplum) üzerinden bir temsiliyet aranmamalıdır. Sivil toplum, katılım, şeffaflık, yerel, ulusal ve uluslararası ilişkiler alanlarında elde edilmiş deneyim, bilgi ve beceri başlıca seçim kriterlerini oluşturmalıdır.
-‐ Belediye Başkanı tarafından genel sekreterlik için gösterilecek adaylar, konsey organlarının eşgüdüm ve koordinasyonunun yaşamsal önemi dikkate alınarak liyakat esasıyla seçilmelidir. Aynı durum, konsey sekreteryası için de geçerlidir.
İmzalar
Adakademi Vakfı, Adalar Vakfı, Ada Gönüllüleri Derneği, ADYSK (Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği), Adalar Sanat ve Kültür Evi Derneği, Burgaz Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Cesaret Derneği, Heybeliada Halk Kütüphanesi Koruma Derneği, Kamino Yelken Kulübü Derneği, Bir+Bir Derneği, Arka Güverte, Dünya Mirası Adalar Girişimi, Marta Koyu Dayanışması, Adalar Demokrasi Meclisi