Bu bülten Adalar C-19 Danışma Kurulu editörlüğünde hazırlanmakta
ve adalidergisi.com tarafından desteklenmektedir.
“Artık, pandeminin ülkemizde resmi olarak başladığı mart-nisan aylarından daha kötü durumdayız. Açıklanan sayıları boş verin, çünkü Sağlık Bakanı bunların doğru olmadığını zaten kabul etti. Etrafınızda, yakın çevrenizde COVID-19’a yakalanmış birileri var mı ona bakın. Gün geçmiyor ki ya komşumuz, ya ailemizden biri, ya da çalıştığımız iş yerinden birinin hasta olduğunu duymayalım.
“Ne yapabiliriz?
“İlk gün ne yapmak gerekiyorsa, yine aynısını yapmak gerek. Ama bu kez bu önlemlere hayatımız söz konusuymuş gibi sarılmalıyız: Maske, sosyal mesafe, el dezenfeksiyonu.
“Ancak toplumun tamamının bu kurallara uyması gerekiyor Bunun için de halkın bu önlemlerin gerekliliği konusunda bilgilendirilmesi ikna edilmesi çok önemli. Halkın gönüllü bir şekilde sürece katılması sağlanmazsa başarılı olamayacağımızı 7 aylık süreç hepimize göstermiş olmalı.” (Benan Müsellim, Adalı Dergisi, Kasım 2020)
İyi haftalar…
Covid-19
Adalar - İstanbul
- Adalar C-19 Danışma Kurulu: “Hep birlikte izlediğimiz gibi covid-19 pandemisi tüm dünyada olduğu gibi, ülkemiz ve ilimizde de hızla yayılıyor. Salgının ilk pik noktasını yaşadığımız bahar aylarını aratacak bir tablo ile karşı karşıyayız. Gripal enfeksiyonların da arttığı kış dönemine girdik. Grip ve korona belirtileri o kadar benzer ki, uzmanlar için bile ayırt etmek kolay değil. Bu da tedirginliğimizi artırıyor. En büyük güvencemiz olan sağlık çalışanları yoruldu. Ağır vakalar dışında hastanelerde yer yok. Hastalar evlerine gönderiliyor. İlk dalgada kendisini koruyan Adalarımızda da artık vaka sayılarının hızlı bir tırmanışta olduğunu biliyoruz. İlk dönem karantina Adalar için bir önlemdi. Bu dönem her şey belirsiz. Yaşadığımız 8 ay da gösterdi ki, bulaşta kapalı ortamlar büyük risk. Birinci sırada yaşadığımız evler, ikinci sırada toplu ulaşım araçları, üçüncü sırada da işyerleri var. Adalarımız her şeye rağmen bu açıdan şanslı. Yeter ki, ev içi ortamı iyi koruyalım. Evlerimizi sık sık havalandıralım. Uzmanlar salgın kadar psikolojimizin önemli olduğunu söylüyor. Sosyalleşmek önemli ama sevdiklerimizle evlerimizde değil, açık havada, bahçelerde, ormanda, maske-mesafe kuralını koruyarak buluşalım. Adalarımızda evlere servis sistemi gayet iyi işliyor. Market-manav-restoran tüm işletmeler her türlü ihtiyacımızı evlere servis ediyorlar. Bu hizmetlerden mümkün olduğunca yararlanalım. Kapalı alanlara girmek zorundaysak, maskemizi ve mesafemizi ihmal etmeyelim. Vapur ve motorların açık alanlarında yolculuk etmeye çalışalım. Kapalı ortamlarda maske-mesafeye dikkat edelim. Ada içi ulaşım araçlarını kullanmak zorundaysak, maske-mesafeye dikkat edelim. Uymayanları uyaralım. Dayanışmamızı eksik etmeyelim. Dezavantajlı herkese ulaşabileceğimiz, elimizi uzatabileceğimiz ağlara, varsa mahalle-sokak dayanışma gruplarına dahil olalım.”
- 30 Ekim’de İzmir depremle, Seferihisar - Sığacık ise deprem ve tsunami ile sarsıldı. Sığacık’ta yaşananlar Adalar için de uyaran niteliğinde. Serhat Baysan Adalı’da Sığacık’ta yaşananları ve Adalar için çıkarılacak dersleri yazdı: “Sığacık Kale duvarı ile sahil arasındaki yolda olan arabalar ya da kafe, lokantaların açıktaki malzemeleri ise ya deniz içindeydi, ya kullanılmaz halde. Sahil bandı, yol ve kaldırım sağlam gibi görünüyordu, ama yürürken altının oyulmuş, boşalmış olduğu hissediliyordu. Yani doğa, deniz kenarında kendinden alınan dolgu alanlarını tekrar kazanmak için ciddi bir hamle yapmıştı. 17 Ağustos depreminde Değirmendere-Gölcük’ten farkı, bu hamlenin tam sonuçlanmamış olmasıydı. Tek teselli, buralarda, yani deprem merkezine en yakın yerlerde binaların ayakta kalmış olmasıydı. Merkeze daha uzak noktadaki İzmir’in kimi yerlerinde görülen yıkımdan eser yoktu. “
- 29-30 Ekim tarihlerinde düzenlenen “Halk İçin Akciğer Hastalıkları ve COVID-19 Kongresi” yaklaşık 35 bin kişi tarafından izlendi. Youtube, Facebook, Twitter ve Instagram sosyal medya hesaplarından canlı olarak gerçekleştirilen kongreye Adalar’dan da çok sayıda kişi bağlanarak, oturumların bir bölümünü izleme şansı buldu. İlk kez bu yaygınlıkta düzenlenen kongre Türk Toraks Derneği tarafından organize edilmiş, Kongre Başkanlığını da, Benan Müsellim (Büyükada) yapmıştı. Kongrede yapılan 33 oturumun tümü Türk Toraks Derneği Youtube sayfasından izlenebilir. İzleyin, izletin.
- Salgına karşı danışma hatları devrede. Çekinmeyin. İhtiyaç duyuyorsanız arayın.
- İBB Danışma hattı için 153.
- PANDOST (Panik Atak ve Anksiyete Derneği) için: 0530 429 4349
- Psikolog Marianna Vasiliadiz (Burgazada) ile konuşmak için: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
İstanbul
- Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: "İstanbul'daysanız ayrılmayın. Türkiye’deki vakaların %40’ı yaşadığınız şehirde." Bakan Koca'nın twitter üzerinden paylaşımları şöyle: “Yolculuk İstanbul'a mı? Yola çıkmadan, sağlık durumunuzu 7 gün izleyin. Ateş, kuru öksürük, yorgunluk, boğaz ağrısı, tat veya koku duyusu kaybı, solunum güçlüğü vb. şikâyetiniz varsa, seyahati erteleyin. Bir sağlık kuruluşuna müracaat edin. İstanbul'daysanız ayrılmayın. Türkiye’deki vakaların %40’ı yaşadığınız şehirde. Semptomsuz bir taşıyıcı, tespit edilmemiş bir temaslı olabilirsiniz. Seyahatiniz çok gerekli değilse erteleyin.. "İstanbul’a dönen büyüklerinizi bir süre ziyaret etmeyin. Kışı daha rahat şartlarda geçirmek için şehre gelen, çoğunluğu ileri yaşlardaki nüfusu, bazı riskler bekliyor. Vakaların %40'ı burada. Yüz yüze ziyaret sakıncalı. Lütfen büyüklerinizin ihtiyaçlarını telefonla öğrenin."
- Nilüfer Aykaç, Osman Elbek yazdı: İstanbul’da Covid-19: “İstanbul, aradan geçen yaklaşık altı aylık sürenin ardından tekrar salgının en yoğun olduğu ve bulaşın çok hızlandığı il olmuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından son yayımlanan Durum Raporu’na göre; 19-25 Ekim tarihleri arasında İstanbul’daki hastaların toplam hastalar içindeki payı %39’dur. Son yedi gün içerisinde Türkiye genelinde yaşayan her 100 bin kişinin 17’sine COVID-19 hastalık tanısı konulurken, İstanbul’da her 100 bin kişinin 32’si COVID-19 tanısı almaktadır –ki bu Türkiye ortalamasının 1,84 katıdır ve önceki haftaya göre artış oranı %37,7’dir… Türk Tabipleri Birliği’nin Altıncı Ay Raporu’nda da ortaya konulduğu üzere İstanbul’daki COVID-19 vakalarının en çok görüldüğü ‘yüksek ısılı’ kırmızı bölgelerin orta-orta altı sosyoekonomik konuma işaret eden mahaller olduğu gösterilmiştir. Bu bağlamda aslında İstanbul’un (ve Türkiye) COVID-19 salgını gerçeği Vali Ali Yerlikaya’nın şu cümlelerinde somutlaşmıştır: ‘İstanbullu hasta hasta işe gidiyor. Çünkü COVID’den korkuyor ama işten atılmaktan daha çok korkuyor…’”
Türkiye
- Kırklareli Valisi Bilgin: Yoğun bakımlarımız doldu, böyle giderse doktorlar hasta seçmek zorunda kalacak… Sağlık sistemini çökertmemeliyiz, son raddeye geldik". Vali Bilgin, koronavirüs tedbirleri kapsamında basın mensupları ile dijital ortam üzerinden düzenlediği toplantıda, vakaların kat kat arttığını söyledi. Vali Bilgin “yüzde 50'sinin komşu ziyaretleri kaynaklı olduğunu ve evlerin içindeki temasla kaynaklı olduğunu görüyoruz.” dedi.
- İzmir’de deprem, salgını da tetikleyebilir: Koronavirüs salgını nedeniyle deprem bölgesinde sağlık çalışmalarının daha da zorlaştığına dikkat çeken TTB, "Kurtarma alanlarında ve yaralı transportlarında fiziksel mesafe, maske ve hijyen kuralları gibi önlemler aksamaktadır" tespitinde bulundu. Bölgede sürekli ve acilen yoğun test yapılması gerektiğinin altını çizen TTB, "Maske, hijyen malzemesi, koruyucu ekipmanların ücretsiz ulaşılabilir ve yeterli olması için her türlü önlemin" alınması gerektiğini bildirdi.
- Rusya’nın halk sağlığı denetçisi Rospotrebnadzor’un Başkanı Anna Popova, yurt dışından yeni tip koronavirüsle enfekte olmuş biçimde dönenlerin yüzde 90’ının Türkiye’den geldiğini söyledi. Rusya’nın tüketici hakları ve halk sağlığı izleme servisi Rospotrebnadzor’un başkanı Popova bir hükümet toplantısında, pandemi nedeniyle kapatılan sınırların kısmen açılmasından beri yurt dışına çıkıp ardından ülkelerine koronavirüs pozitif olarak dönen kişilerden yüzde 90’ının Türkiye’den geldiğini belirtti. Rusya’da gün içinde 18 bin 257 yeni koronavirüs vakası kaydedildi. Toplam vaka sayısı 1 milyon 655 bin 38’e yükseldi. Günlük vaka sayısı 4 gündür 18 binin üstünde seyrediyor.
- Sağlık meslek örgütleri, 'Salgını yönetemeyerek sağlık çalışanlarının tükenmesine sebep oluyorsunuz' diyerek istifa ve izin yasağına tepki gösterdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB), hem salgının başından beri yanlış yönetildiğini hem de sağlık çalışanlarını koruyacak çeşitli tedbirlerin alınmadığını savunuyor. TTB, Sağlık Bakanlığı'nın sağlık çalışanları risk altındayken nitelikli koruyucu ekipman, yeterli sayıda test ve grip aşısı temin etmediğini belirtiyor, sağlık çalışanlarının hastayken bile çalışmak zorunda bırakıldığını ve hastalık izni aldıklarında ise maaşların kesildiğini söylüyor.
- Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk: “Durumumuz müzik, tiyatro-sinema sektörü kadar kötü değil... Yeni kitap sayısı ve miktarı azaldı ama online satışlar sayesinde toplam kitap satışlarında belirgin bir düşme olmadı. Online kitap satışlarının toplam satışlara oranı pandemi öncesinde %22 idi. Nisan-Mayıs aylarında %90’a çıktı, haziran sonrasında kitapevlerinin açılmasının ardından %50-60 bandında seyrediyor. “
Türkiye Özel
- “Halk İçin Akciğer Hastalıkları ve COVID-19 Kongresi”ni kaçıranlar, sunumların tamamını Türk Toraks derneği Youtube platformundan izleyebilir. Kongrenin açılış oturumları burada:
- COVID-19 'da ne yaşadık, ne yaşıyoruz? - Prof.Dr. Mehmet Ceyhan
- Dünya pandemiyi nasıl yenebilir? - Prof.Dr. Ahmet Saltık
Dünya
- Avrupa peş peşe kapanıyor. Kısıtlamalar artıyor.
- İngiltere'de temel ihtiyaçlar dışında 1 ay süreyle sokağa çıkma kısıtlaması getirildi. Koronavirüs vaka sayısının 1 milyonun üzerine çıktığı İngiltere'de Başbakan Boris Johnson ulusal çapta geçerli olacak yeni sokağa çıkma sınırlamaları açıkladı. Sınırlamalar 2 Aralık'a kadar geçerli olacak. Johnson'ın televizyonlardan yayınlanan konuşmasında açıkladığı yeni sınırlamalara göre bir ay sürecek ikinci ulusal kısıtlama sürecinde, kilit önemde olmayan pub, restoran ve mağazalar gibi işletmeler kapanacak. Sosyal hayat minimum seviyeye inecek. Buna göre farklı hanelerden insanlarla ev ortamında bir araya gelinemeyecek. Yürüyüş gibi aktiviteler ise ancak farklı haneden bir kişi ile yapılabilecek.
- Almanya ve Fransa: Koronavirüs vakalarında ve ölümlerinde ciddi bir artışla karşı karşıya olan Avrupa'nın en büyük iki ekonomisi ülke çapında sokağa çıkma kısıtlamalarına geri dönüyor. Cuma gününden itibaren Fransa'da yaşayanlar yalnızca iş ya da sağlık sorunları nedeniyle evlerinden ayrılabilecekler. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkenin "birincisinden daha zor olacağı şüphe götürmeyen ikinci bir dalga altında ezilme" riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Bu arada Almanya da, Fransa'daki kadar kapsamlı olmasa da ulusal karantina önlemleri getirdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile eyalet başbakanlarının kararlaştırdığı kısıtlamalar uyarınca, restoranlar başta olmak üzere gastronomi alanındaki işletmeler ay sonuna kadar kapatıldı, eğlence ve boş zamanı değerlendirme amaçlı etkinlikler de ülke çapında yasaklandı. Lokanta, bar ve diskoların yanı sıra tiyatro, opera, konser, sinema ve oyun salonları ile müzelerin de faaliyette bulunmasına izin verilmiyor.
- Avrupa’da sağ popülist ve ırkçı partiler koronovirüs kısıtlamalarına karşı mücadelede birleşti: İngiltere'nin sağcı Brexit Partisi'nin yeni odağı koronavirüs kısıtlamalarıyla mücadele. İngiltere Avrupa Birliği'nden ayrıldıktan sonra ne yöne evirileceği merakla beklenen sağcı-izolasyonist Brexit Partisi'nin lideri Nigel Farage, Muhafazakar hükümetin koronavirüs karşısında ulusal çapta önlemler almasını eleştirerek, bununla mücadeleye odaklanacaklarını söyledi. Farage hükümetin salgının yeniden hız kazanması karşısında ikinci kez ulusal önlemler açıklamasının "kurtarmayı umduğundan daha fazla 'yaşam-yılı' kaybına yol açacağını" ileri sürdü ve toplum olarak bağışıklık oluşturmanın çok daha etkili olacağını savundu. Almanya’da da aynı eğilim gözleniyor. Alman Başbakan Merkel, parlamentoda koronavirüs salgınına karşı yeni önlemleri açıklarken bazı aşırı sağ milletvekillerinin tepkisiyle karşılaştı.
- Belirti göstermeyen Covid-19 hastalarını yüzde 100 oranında doğru tahmin eden yapay zekâ geliştirildi. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) araştırmacıların hiçbir belirti göstermeyen Covid-19 hastalarının yapay zekâ tarafından yakalanabilecekleri ortaya çıktı. Yakın zamanda IEEE Journal of Engineering in Medicine and Biology'de yayınlanan bir makalede, asemptomatik insanların sağlıklı bireylerden farklı öksürük ses ve biçimlerine sahip olduğu, ancak bunun insan kulağı tarafından ayırt edilemediği ortaya konuldu… Eğitilen yapay zekânın, Covid-19 olduğu doğrulanan kişilerin yüzde 98,5'ini, semptomları olmayan ancak virüs için pozitif test edilen asemptomatiklerin ise yüzde 100’ünü doğru bir şekilde tahmin ettiği belirtildi.
- Byung-Chul Han (Güney Koreli yazar, kültür kuramcısı ve filozof) yazdı. Asya neden salgın karşısında Avrupa’dan daha başarılı?: “Bu başarının sırrı, nezakettir. Küresel bir salgın bizlere dayanışmanın ne olduğunu öğretir…. Güney Kore ve Japonya demokratik ülkelerdir. Bu ülkelerde Çin’de var olan dijital totaliterlik mümkün değildir. Buna rağmen, Kore’de, temaslılar amansız bir dijital takibe tabi tutuluyor ve bu görev sağlık yetkililerinden ziyade polisin sorumluluğunda; temas takibi, adli kriminoloji uzmanları tarafından kullanılan yöntemler uygulanarak gerçekleştiriliyor… Gönüllü olarak hijyen kurallarına uyan Asyalı toplumlar aslında daha fazla özgürlüğe sahipler. Ne Japonya ne de Kore’de tam bir karantina uygulanmadı. Ayrıca ekonomik sarsıntı Avrupa’dakinden çok daha az şiddetli. Salgının paradoksu, kişinin kendi isteğiyle kendisine kısıtlamalar getirmesi halinde daha fazla özgürlüğe sahip olmasıdır. Mesela, özgürlüğe saldırı olarak gördükleri maske kullanımını reddeden kişiler daha az özgürlüğe sahip oluyor… Küresel bir salgın bizlere dayanışmanın ne olduğunu öğretir. Liberal bir toplum güçlü bir ‘bize’ ihtiyaç duyar. Aksi takdirde bir egolar topluluğu halinde parçalanır. Ve bu durum, virüsün daha da serpileceği bir senaryodur...”
- Kirlilik ve hijyen sıkıntısı Hindistan halkını daha mı dayanıklı kıldı?: Hindistan'da milyonlarca insan temiz su içemiyor, kalabalık evlerde yaşıyor, hijyenik olmayan gıdalarla besleniyor ve ölümcül düzeyde hava kirliliğine maruz kalıyor. Fakat Hint bilim insanları tarafından yürütülen iki ayrı yeni araştırma, ülkede her yıl milyonlarca kişinin yaşamına mal olan bu kötü koşulların, insanlara koronavirüs karşısında bir avantaj sağlamış olabileceği sonucuna vardı… Dünya nüfusunun altıda biri (yüzde 16,5) Hindistan'da yaşıyor ve vaka sayısı bakımından da aynı oranda yani şu ana kadar dünyada açıklanan koronavirüs vakalarının altıda biri Hindistan'da. Ancak koronavirüs ölümleri bakımından bu oranın çok altında kalıyor. Bugüne kadar dünyadaki ölümlerin sadece yüzde 10'u Hindistan'da meydana geldi. Ölümle sonuçlanan vaka oranı da yüzde 2 ile dünyada sıralamasının en altlarında.
ARAŞTIRMA: Koronavirüs kapalı ortamlarda havada nasıl yayılır? Bir ev, Bir Bar, Bir Okul:
- “İspanya’da yapılan ve El Pais gazetesinde yayımlanan araştırma, virüsün kapalı ortamlarda havada nasıl yayıldığını gösteriyor. Bulaşma riski iç mekanlarda en yüksektir ve bulaşma riski ancak aerosoller (Virüsü taşıyan küçük çaplı damlacıklar) ile mücadelede mevcut tüm önlemlerin uygulanmasıyla azaltılabilir. Bir evde altı kişi toplanır, biri enfektedir. (İspanya'da kaydedilen koronavirüs salgınlarının %31'i özellikle aile ve arkadaşlar arasında yapılan buluşmalardan kaynaklanmaktadır.)
- Metodolojide açıklanan bilimsel modele göre, altı kişi dört saati birlikte yüksek sesle konuşarak ve maske takmadan geçirirse hepsi enfekte olacaktır (Güvenli mesafeden bağımsız, yani hastaya yakın veya hastadan uzak olmak önemsiz).
- Aynı dört saatlik süre içinde maske takılırsa (Gerçek yüz maskeleri, Meltblown filtresi olanlar), dört kişi enfeksiyon riski altındadır. Yani dört saat kalınıyorsa gerçek maskeler bile tek başına enfeksiyonu önlemez.
- Ama aynı grup gerçek yüz maskesi kullanırsa, toplanma süresini dört saat yerine iki saate indirirse ve oda sürekli havalandırılırsa enfeksiyon riski % 1'in altına düşmektedir.
Covid-19 üzerine daha fazlasını günü gününe izlemek için tıklayın.
Ne var, ne yok?
Adalar
- Ulusal ve yerel basında, internet ortamında yayımlanmış ve sizin için derlenmiş Adalar haberleri için bakın. Haberler için haftalık bülteni beklemenize gerek yok. Her gün burada. (Haber akışına verdiği destek için Marjinal Porter Novelli’ye teşekkür ediyoruz.)
- Büyükada’da “Ekoturizm için Seyir Terasları” ve “Verici kule” üzerine geçen haftaki bültende habere yer vermiştik. Ardından Orman Bölge Müdürlüğü’nün açıklaması gelmişti Ekoturizm parkuru için. Bülten yayına girdikten sonra, Bölge Müdürlüğü’nün facebook sayfasında ve Adalar Kaymakamlığı sitesinde yapılacak projeye gilişkin açıklamalarla birlikte parkur haritasıyla terasların nereye konulacağı ve görselleri paylaşıldı. Adalı Dergisi’nde yayınlanan haber-yorumda hepsi var. Ama verici kuleler üzerine henüz bir açıklama gelmedi. Geçen hafta yayınladığımız görüntüler de ilk kulenin inşaatından.
- Büyükada’da çöp kamyonu altında kalarak ezilen Yumi adlı sokak köpeğinin ardından, bu defa sahipli ama özgür Oskar, yine kamyon altında kalarak can verdi. Haberi Adalı’da, onun son günlerinin tanığı Kamer Alyanakyan’dan.
- Hayvan Hakları ihlallerini “Haydi” ile bildirin. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp bu yılın Ağustos ayında kullanıma sunulan aplikasyonun tanıtımında şöyle deniyor: Daha önce EGM tarafından kadınların ve çocukların maruz kaldığı şiddet, taciz gibi eylemleri bildirebilmek için kullanıcılara sunulmuş Kadın Destek Uygulaması (KADES) uygulaması gibi, akıllı telefonlara ios ve androit platformlarında kullanıcılara sunulacak Haydi (Hayvan Durum İzleme) uygulamasıyla hayvan haklarını tek tuşla korumak mümkün olacak. Hayvan hakları ihlalinin yaşandığı herhangi bir olayda uygulama üzerinden tek dokunuşla yapacağınız bildirim Çevre, Doğa, Hayvan Koruma Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerin en kısa sürede ihlalin yaşandığı yere gelip, işlem yapılmasını sağlayacak. Uygulama buradan yüklenebiliyor.
- Haluk Direskeneli, “Covid-19 sürecinde Büyükada:” güncesini sürdürüyor. Ekim güncesi Adalı’da. Günce, geleceğe düşülen bir not aslında. Belki bugün hepimiz yaşadığımız için çok dikkat çekmeyen ama, Covid günlerinde adada neler olup bitmiş diye belki 30-40 yıl sonrasında kullanılabilecek değerli bir hazine. Ekim güncesine düşülen notlardan biri şöyle: “Arkadaşlar için beraber satılık ev aradık. Taşmektep karşısındaki ev yeni satıldı, 850b TL , arkadaki satılık villaya baktık, ilerdeki KöşkOrman karşısındaki satılık ilanı aradılar, ikili ev 4 milyon TL , Türkoğlu Sokak boyunca yürüdük, sonraki siteyi gezdik, satılık yok, Değirmen Yokuşu'ndan indik, Nizam Caddesi'ne paralel üst yoldan yürüdük, çok güzel evler var ama satılık yok, temmuz ayında buradan geçerken çok sayıda satılık ev vardı, yaz boyunca çok satış olmuş.”
- Oral Çalışlar bu hafta Posta’daki köşesinde Büyükadalı Yaşar Özürküt üzerine yazmış. “1970’lerin TRT’sinde görev yapan Yaşar Özürküt, 12 Eylül askeri darbesinden sonra bir süre Norveç’te yaşadı. Daha sonra Türkiye’ye döndü, TRT’den emekli olduktan sonra, TRT Türkü kanalına program yapmaya başladı. Bir türkü arkeolojisi sayılabilecek “Öyküleriyle Türküler” programında Yaşar, türkülerin hikayelerinin peşinde koşuyordu. O çok sevdiğimiz türkülerin arkasındaki kültürel mirası, yaşama aşkını, dramları, sevdaları, acıları öğreniyorduk. Yaşar’ın arşivi onlarca kitabı dolduracak öykülerle dolu. Bunlardan 28 öykü dört kitap olarak yayınlandı. İçlerine CD’lerle türküleri de ekledi. Diğerleri de sıralarını bekliyor.”
- UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) Türkiye, kendi sitesinde Neandros (Tavşan Adası) çevresinde ADYSK üye ve gönüllüleri tarafından yürütülen koruma çalışmalarına ilişkin çok değerli ve cesaret verici bir sayfa hazırlamış. “Tavşan Adası’nın su altı yaşamı hayalet ağ avcılarına emanet” başlıklı sayfada yürütülen çalışmalar ve projeler hakkında kısa bilgi ve fotoğraflara yer verilmiş. “Ekip, bu projelerin yanı sıra Tavşan Adası'nın ‘deniz sit alanı’ ilan edilmesi için bir kampanya da yürütüyor” deniliyor sayfanın sonunda.
Edebiyatta ve Anılarda Adalar
Bir zamanlar Adalar ada değildi
Uzun saçlı ve sakallı genç adam, basit deri giysisini sıyırıp kıyıya attı. Elinde ucuna sivriltilmiş bir taş bağlanmış kamış mızrağıyla denize doğru yürüdü, az ilerideki kovuklu kayaların yanı başına gitti. Beline kadar gelen suyun içinde bir taş kadar hareketsiz beklemeye koyuldu.
O hareketsizdi ama sağ elindeki mızrağı yay gibi gerilmiş kaslarının kontrolünde savrulmaya hazırdı.
Fazla beklemesi gerekmedi. Kasları bir anda çözüldü, mızrak savruldu ve gırtlağından zafer çığlığı yükseldi.
Mızrağını sudan çekti, ucundaki en az iki kiloluk balığı, biri kucağında biri eteğinde iki çocukla sahile doğru koşan genç kadına doğru neşe içinde salladı.
Bugün karınları doyacaktı...
Onlarınkinin de aralarında yer aldığı, sazla örülü ağaç dallarından yapılmış kulübelerden oluşan köy, bugünkü Kadıköy yöresinden Marmara Denizi'ne doğru uzanan bir yarımadanın tam ucundaydı.
Sonraki 12 bin yıl boyunca denizler 60 metre yükseldi ve genç adamın şimdiki akrabaları artık dört tarafı denizlerle çevrilen kara parçasına Sivriada (Oxeia) adını verdi...
Adalar’da İz Bırakanlar, Korhan Atay, Adayı Yayınları (2010)
Göze - Kulağa - Kağıda - Mideye
Bu haftanın kitapları Levent Tayla’dan (Burgazada)
- Leonardo’nun Beyni: Da Vinci’nin Yaratıcı Dehasını Anlamak, Leonard Shlain, Çeviri: Levent Tayla, Paloma Yayınları
- Akıllı Makineler- Yapay Zekâ Hayatımızı Nasıl Değiştiriyor, Ulrich Eberl, Çeviri: Levent Tayla, Paloma Yayınları
Bu haftanın müzik önerisi Mehmet Mestçi’den (Büyükada)
- Mendelssohn Senfoniler- Şef: John Elliott Gardiner
Bu haftanın filmleri Özge Togay’dan (Büyükada)
- On Body and Soul (Beden ve Ruh) - Ildikó Enyedi
- Another Year (Ömrümüzden Bir Sene) - Mike Leigh
Selin Kutucular (Büyükada) her hafta yemek tariflerine devam ediyor. Afiyet olsun.
ANTEP FISTIKLI FIRINDA SOMON
-
- 4 parça derili somon balığı (850-900gr)
- Yarım su bardağı ince doğranmış kavrulmuş tuzsuz Antep fıstığı
- 4 tatlı kaşığı taneli hardal
- 2 tatlı kaşığı limon kabuğu rendesi
- Tuz, Karabiber
- 6 çorba kaşığı zeytinyağı
- 4 çorba kaşığı limon suyu
- Marul, Dereotu, Maydanoz
Antep fıstığını, hardalı ve limon kabuğu rendesini karıştırın. Varsa akıllı folyonuzu fırın tepsisine yerleştirin. Yoksa fırın kağıdı ile kaplayın. Balıkları 1 tatlı kaşığı tuz ve yarım tatlı kaşığı karabiberle lezzetlendirin ve tepsiye dizin. Üzerine Antep fıstıklı karışımı paylaştırın ve bastırarak düzgünce balıkları kaplayın. 230 derecedeki önceden ısıtılmış fırında 15-20 dakika pişirin. Marul yapraklarını, dereotunu ve maydanozu doğrayarak karıştırın. Servis tabağına yerleştirin. Zeytinyağı ve limon suyu 1 silme tatlı kaşığı tuz ve 1 çay kaşığı karabiberle karıştırın. Bu sostan 3 çorba kaşığını ayırın. Kalanı yeşilliklerin üzerine dökün. Balıkları üzerine koyun ve kalan zeytinyağlı sosu üzerlerinden gezdirin ve servis edin.
Anastasia Aslanoğlu (Burgazada) haftanın lezzetlerine, Rum mutfağından seçtikleriyle katılıyor. Yayamın Mutfağından
Papuçakia/ peynirli kabak fırın
-
- 4 adet kabak
- 2 adet yumurta
- 250 gr süt
- Aldığı kadar un
- 1/2 kg dan az beyaz peynir
- 1 küçük soğan
- 1/2 demet maydanoz veya dereotu
- 1/2 demet nane
- Tuz/ karabiber
- Üstü için rendelenmiş kaşar peyniri
Kabakları iyice yıkayın soyun ve ikiye bölün. İçindeki çekirdek kısmını küçük bir kaşık yardımı ile oyun. Kabakları tercihinize göre az buçuk kızartın beye kaynar suda bekletin ki yumuşasın. Çıkardığınız kabak içlerine tüm malzemeyi koyup karıştırın aldığı kadar unu ekleyin mücver kıvamında olsun. Kabakları bu bulamaç ile doldurun ve üstüne rendelediğiniz kaşar peynirin ekleyin. Önceden 170 derece ısıtılmış fırına atın ve üstleri kızarana kadar pişirin. Fırından çıkardığınızda dereotu ile süsleyin
Afiyet olsun. Kali Oreksi. (Tarifi videoda izlemek için, tıklayın)
Gülmek hakkımız
Korona günleri kasvetli günler. Mizah en önemli ilacımız, yüzümüzden gülümseme eksik olmasın.
Bu haftanın objektiflerine takılanlar
Bu alana her hafta bize ulaşan fotoğrafları koyuyoruz. Siz de fotoğraflayın, mümkünse nerede çekildiğini yazın ve Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine yollayın. Fotoğraflarınız haftalık olarak görüntüleneceği gibi, sonrasında da müze arşivinde saklanacak ve değerlendirilecek.
Bu haftanın fotoğrafları Anastasia Aslanoğlu, Berrin Erkurt ve Uçman Sungur'dan...